Endüstriyel Hayvancılık Dünyayı Nasıl Fakirleştiriyor?

Yazar: Emre Kaplan

Arkadaşınızla birlikte bir yemek yapacaksınız. Arkadaşınız çok lezzetli bir yemek yapacağını, her malzemenin yalnızca en iyi kısmını kullanacağını söylüyor. Gerçekten de hazırladığı tarifler öyle garip ki, sebzelerin sadece güzel kısımlarını kullanacağım diye dörtte üçünü atıyor. Aynı yemeği 5 kez pişirmeyi deniyor, bir tanesini ayırıp kalan 4 tencere yemeği çöpe atıyor. Hepimiz bu arkadaşımızın yaptığını kabul edilemez bulurduk. Küresel gıda sistemimiz de en az bu kadar israfla dolu.

Endüstriyel hayvancılık da, milyarlarca hayvanı beslemek için insanların yiyebileceği gıda kaynaklarını israf ediyor. Bugün dünyadaki en yoksul insanın, mısıra ve fasulyeye daha zor ulaşmasının bir sebebi de, mısır ve fasulyenin büyük kısmının endüstriyel hayvancılıkta israf edilmesi.

Bunun neden böyle olduğunu anlamak için kendimize ilişkin basit bir gözlem yeterli. Ortalama bir insan yılda yaklaşık 440.000 kalori tüketiyor. Bu yaklaşık 110 kilogram saf karbonhidrat/protein demek. Ancak hiçbirimiz bu kadar yemek yememize rağmen bir senede 110 kilo almıyoruz. Peki yediklerimiz nereye gidiyor?

Tabiki de hayatta kalmak için harcıyoruz. Kalbimiz kan pompalıyor, hücrelerimiz ölüyor, yeni hücreler inşa ediliyor, yediklerimizi sindiriyoruz, beynimiz çalışıyor… Vücudumuzda yeni bir kas kütlesi inşa edilmese de, sadece hayatta kalmak için senede yüz kilodan fazla yiyecek yememiz gerekiyor.

Aynısı hayvanlar için de geçerli.

Onların da kalpleri kan pompalıyor, ölen hücrelerini yeniden inşa ediyorlar, nefes alıp veriyorlar, yemek sindiriyorlar, çevrelerini algılayıp ne yapmaları gerektiğini düşünüyor, duygular hissediyorlar… Bunların her birini yapmak için enerji harcamaları gerekiyor.

TÜİK’e göre 2022 yılında Türkiye’de büyütülen ve öldürülen tavuk sayısı 1 milyardan fazla. Bu tavukların hepsi de hayatta kalmak için enerji harcıyor. 

Peki bu kadar fazla hayvanı nasıl doyuracağız?

Endüstriyel hayvancılık öncesinde hayvanlar çayırlardaki otlarla, tahılların insanların yiyemediği kısımlarıyla beslenirdi. Artık durum öyle değil. Hayvanlara insan yiyeceği yediriliyor. İnekler otla değil, mısır ve baklagille besleniyorlar.

Ve hayvanlar da aldıkları kalorinin tamamına yakınını sırf hayatta kalmak için harcıyorlar. Verilen gıdanın yalnızca küçük bir kısmı hayvansal “ürün”e dönüşüyor. Bu sebeple şunun farkında olmalıyız. Hayvan endüstrisi bir israf endüstrisi. Bu endüstri harcadığının dörtte biri kadar protein üretemiyor.

Yandaki tablo Our Word In Data’nın bu konudaki bir makaleyi özetlediği bir tablo. Çeşitli hayvansal üretim sistemlerinde, harcanan proteinin ne kadarının “ürün”e dönüştüğünü inceliyor. İnekler beslenirken aldıkları proteinin %96’sı yok oluyor. Yalnızca %4’ü ete dönüşüyor. En verimli olabilecek yumurta üretimi için ise kullanılan 4 gram proteinin 3’ü tamamen harcanıyor. Endüstri kullandığı 4 gramlık proteinin yalnızca 1 gramını ürün olarak sunabiliyor.

Kalori hesabına bakıldığında durum daha da kötü. Hayvanlar kendilerine verilen kalorinin en fazla %10’unu enerjiye dönüştürebiliyor. Tartışmasız bir şekilde, hayvansal üretimdeki girdiler, çıktılardan çok daha fazla

Hayvan endüstrisi bazen hayvansal ürünlerin aminoasit değerleri bakımından avantajlı olduğunu iddia eder. Bu iddiayı değerlendirmek için, hayvan meselesiyle tamamen alakasız bir beslenme sitesinde 100 liralık mercimekle 100 liralık yumurtanın besin değerlerini karşılaştırdım. Ben bu yazıyı yazdığım sırada, mercimeğin kilosu 22,5 lira, yumurtanın tanesi ise 2,5 lira idi. Aşağıdaki linkten bu ikisinin besin değerlerini yan yana karşılaştırabilirsiniz. 100 liralık mercimekte esansiyel aminoasitlerin hepsi daha fazla bulunuyor. Pek çok aminoasitin mercimekte yumurtaya kıyasla 3 kat fazla bulunduğu da söylenebilir.

https://tools.myfooddata.com/nutrition-comparison/172421-171287/200cals-100g/71.48-22.74/1#foodlist-modal

Bu doğal bir şey, çünkü esansiyel aminoasitleri hayvanlar da sentezlemez, bitkilerden alırlar. Proteinin bir kısmını hayatta kalmak için harcadıklarından da, hayvan endüstrisinin kullandığı bitkisel protein, topluma satabildiği proteinden çok daha fazla. 

Peki hayvan endüstrisi kendini proteinle özdeşleştirmeyi nasıl başardı? Bu kısmen doğru olan bir bilginin üzerine inşa edilmiş yaygın yalanlardan kaynaklanıyor. Ben lisedeyken esansiyel aminoasitlerin bazılarının bitkilerde olmadığını zannederdim. Sonradan tarafsız beslenme sitelerini incelediğimde tüm esansiyel aminoasitlerin bitkilerde de olduğunu gördüm.

Bu yanıltıcı şehir efsanesinin altında doğruya yakın olan şey şu: Bitkisel kaynaklarda bazı aminoasitler diğerlerinden çok daha yüksek miktarda bulunur. Hayvansal kaynaklarda ise esansiyel aminoasit miktarları birbirine daha yakındır. Bundan ötürü yeterli aminoasit çeşitliliğini sağlamak için, farklı farklı bitkisel proteinleri tüketmek gerekir. Ancak yine de bütün aminoasitlerin en ucuz ve verimli kaynağı bitkilerdir.

Peki tüm bunların önemi ne?

2007’de Birleşmiş Milletler Gıda Hakkı Raportörü Jean Ziegler, insan gıdası için kullanılabilecek ürünlerin yakılarak biyodizele dönüştürülmesini “insanlığa karşı suç” olarak nitelendirmişti. Dünyada kıtlık ve küresel açlık hala önemli bir sorun. Günde 2.15 dolardan aza yaşamaya çalışan 700 milyon insan var. Biyodizel üretimi bu kişilerin yiyeceği tahıllara talep yaratıp fiyatlarını artırıyor. Bu yüzden dünyanın en yoksul kesimi tahılları daha pahalıya almak zorunda kalıyor. 

Şu anki gıda sistemimiz de proteinin 5’te 4’ünü, kalorinin ise 10’da 9’unu çöpe atan bir sistem. Endüstriyel hayvancılık, mısıra ve baklagile yarattığı verimsiz taleple, dünyadaki yoksulların sofrasındaki fasulyeyi ellerinden alıyor. 

Endüstriyel hayvancılığı değerlendirirken kendimize karşı dürüst olmamız gerekiyor. Endüstriyel hayvancılık pahalılık üreten bir sistem. İnsanların sofrasındaki ekmeği ve fasulyeyi daha pahalı yapan bir sistem. Protein kaynaklarının ucuz kalmasında samimiysek, fasulye fiyatlarını artıran bir sistemi de sorunun bir parçası olarak görmeliyiz.

Previous
Previous

Sorumluluk Savma Ahlakı

Next
Next

Hayvan Hakkı Savunucuları Neden Refah Reformları İçin Çalışıyor?